Hristiyanlarca "Panaya Kapulu" olarak da bilinen Meryemana Evi’nin M.S.4. yüzyılda inşa edildiği sanılmaktadır.
Hz. İsa çarmıha gerilmeden kısa bir süre önce, annesini arkadaşı ve havarisi olan St. Jean'a teslim etmiştir. Havari Jean da İsa’nın göğe yükseişinden (Ascension) 4 ya da 6 yıl sonra, Kudüs'te bırakmayı sakıncalı bulduğu Hz. Meryem'le birlikte Efes'e gelerek hristiyanlık dinini yaymak gibi kutsal bir görevi üstlenmiştir. Hz. Meryem'i kent halkından saklayarak Bülbül Dağı'ndaki bir evde gizlemiştir. Hz, Meryem’in ömrünün son günlerini, Vatikan tarafından da kutsal ilân edilen Meryem Ana Evi’nde geçirdiğine inanılmaktadır.
19. yüzyılda, daha önce hiçbir zaman Efes civarına gelmemiş olan Catherine Emmerich isimli bir alman rahibenin çevresindekileri şaşkınlık içinde bırakan detaylı Meryem Ana Evi tasvirleri üzerine civarda kazılar başlatan ekipler, temelleri 1. yüzyıldan olduğu tahmin edilen 4. yüzyıl yapısını gün ışığına çıkarttılar.

İsa’nın havarisi St. Jean tarafından Roma zulmünden kaçırılan Meryem Ana’nın Anadolu’da ölmüş ve gömülmüş olduğunu öne süren “Efes tezi” Küçük Asya’ya bu görevi yakıştıramayan “Kudüs tezi” ve diğer tezlere karşı teolojinin, arkeolojinin ve parapsikolojinin süzgeçlerinden geçerek Vatikan’ın resmî görüşü olarak temellenmiştir.
Eski Çağ tarihçilerinden Eusebios, M.S. 37-42 yılları arasında Hristiyan havarilerin, Kudüs’ten ayrılışlarını konu alan kitabında “genel dinsel kanıya göre St. Jean’ın Anadolu’da Hristiyanlığı yayma çalışmalarını başlattığını” yazmıştır.
M.S. 200 yıllarında tarihçi Tertuliler’in yazdığına göre “ St.Jean Anadolu’ya 48 yılından önce varmıştı.”
Bizans İmparatoru Theodosius’un düzenlediği ve 200 civarında etkin piskoposun katıldığı 431 konsili Efes’te Meryem Kilisesi’nde toplanmıştı. İstanbul Patriği Nestorius’un aforoz edilerek Mısır’a sürülmesiyle sonuçlanan bu konsilde, Meryem Ana’nın kişiliği ve ünvanı tartışılmıştı. Bu son derece önemli dinî ve politik kurultayın Efes’te düzenlenmesi, Hristiyan aleminin Meryem Ana ilişkili bir Efes’e gösterdiği ilk yöneliştir. Ayrıca Efes konsili üyeleri, Patrik Nestorius’un mahkûmiyetini İstanbul rahiplerine bildirmek için yazdıkları mektupta “İsa’nın bakire anası Hz. Meryem’in İlâhiyatçı St. Jean ile Efes’e varışlarında...” ibaresi kullanılmıştır.
Bilgin Papa 14. Benoît (1740-1758) dinsel vaazlarından birinde “Azize bakire Meryem Efes’te vefat ettikten sonra oradan göklere yükseldi” diyerek Efes ve Meryem Ana bağlantısını ısrarla savunmuştur.
Katolik aleminin önderlerinden Papa 6. Paul, 26 Temmuz 1967 Çarşamba günü kardinalleriyle birlikte Meryem Ana Evi’ni ziyaret ederek Panaya Kapulu’nun manevî görkemini dünyaya ilân etmiştir. Bu, Efes tezinin büyük bir zaferi olmuştur.
1979 yılının Kasım ayında Türkiye’ye gelen Polonyalı hümanist Papa 2. Jean-Paul, Meryem Ana Evi’ni de ziyaret ederek hacı olmuştur.
Bütün bu kanıtlar, Efes’teki Meryem Ana olgusunu tarihî bir gerçek olarak belgelemekte ve Türk turizminin gelişimine katkıda bulunmaktadır.
Son olarak 1951 yılında onarılan Meryem Ana Evi müslümanlarca da kutsal sayılır ve ziyaret edilir; hastalara şifa aranır; adaklar adanır. Çünkü Kuran-ı Kerim, Meryem suresi ile Meryem Ana’yı kutsanacak bir şekilde dile getirmiştir.
Efes yöresinin tarihî önemine dinî ve mistik bir boyut katan Meryem Ana Evi günümüzde semavî dinlerin dostluk ummanında buluşması yolunda önemli bir kavşaktır.